Bu Blogda Ara

24 Ekim 2013 Perşembe

Aşkın Ateşi - İkiz Bedenler - Şeytanın Gelini - Sınırsız Tuzak / KİTAP YORUMU





AŞKIN ATEŞİ // RITA HUNTER

Kitabı alırken beni nelerin beklediğini hep aklımdan geçiririm ki bu kitap içinde öyle oldu. Aşk romanlarını pek tercih etmesem de rafta gördüğüm gibi hiç tereddüt etmeden almıştım kitabı. İlk olarak kapağı cezbetmişti beni. Kızın o kadar saf ve doğal bir güzelliği vardı ki hikayede en az bu kız kadar güzel olabileceğini düşündürdü bana.Haksız da çıkmadım hani.

Isabel arkadaşı Fredy'e yardım etmek için onunla evli rolüne girerler. Çünkü Fredy'nin sevdiği kız başkasıyla evlenmek üzeredir. Sosyeteye takdim balosunda boy göstermede Isabel de kendilerini orada yeni evli çift diye tanıtım Vivian adlı kızın Fredy'e olan duygularını açığa çıkarmak niyetindedir. Zaten bu da çok sürmez ve Vivian ile Fredy bir gün ansızın ortadan kaybolurlar.

Tabii olan bizim deli kızılımıza olur. Bence iyide olur. Çünkü ilk gördüğü andan etkilendiği Vivian'ın eski nişanlısı yakışıklı Adrian ona bu durumu açıklaması için fırsat verir ama Isabel ondan kaçar. Bu kaçış Isabel için çok zorlayıcı olur. Tabii bu sırada Adrian gerçeği öğrenir ve bunun bedelini Isabele ödetme kararı alır. Ama bu sadece aklında bir düşünce olarak kalmaktadır. Çünkü Isabelin her hareketi Adrianda afrodizyak atkisi yaratır. Ne kendine nede başkakasına itiraf eder Isabeli sevdiğini. İlk başlarda sadece ölen karısının gözlerini gördüğünü sanır Isabel de ama işin aslı fena tutlmuştur Isabele. Tabii Isabel de Adrian'a.

Ben Adrian'ın kendisine hakim olamayıp Isabel'in üstüne atlayacağını sabırsızlıkla beklerken bizim ateşli kızılımız adamı kendi tutkularına hapsetti ve Adrian kendine ne kadar da hakim olmaya çalışsa da bir yerde onda da ipller koptu. Artık Adrian'ın yapması gereken tek şey aralarındaki bağı resmiyete dökmekti. Ve bundan ikiside pişman olmayacaktı..

Hikayede en çok Isabele takılan isimler hoşuma gitti. Fredy ona portakal kafa diyor, Adrian da onda ki tutkuyu görüp ateşli kızıl veya Isabel'in deliliklerine istinaden deli kızıl diyordu. Kesinlikle çok güzel bir anlatım dili vardı. Okurken hiç sıkılmıyor hatta sayfaları çevirmek için can atıyorsunuz.

Keyifli Okumalar Dilerim...


İKİZ BEDENLER // TESS GERRITSEN

Yine bir Tess harikası demeden kendimi alamıyorum. Bu kadında mükemmel bir kurgu yeteneği var. Olayları ortaya öyle dağınık saçıyor ki ilk başta neyin nasıl birleşeceğini anlamıyorsunuz. Sonra bir bakıyorsunuz bir anda birleşmiş her şey ve hikaye sonuca varmış.

Dr. Isles'in evinin önünde arabasında ölü bir kadın bulunur. Dedektif Rizzoli olay yerine geldiğinde gözlerine inanamaz ve kısa bir şok geçirir. Ölen kişi Dr. Isles'in ta kendisidir. Fakat az sonra doktoru karşısında görünce bunun tuhaf bir benzerlik oluğunu kabul eder. Doktorun evlatlık olduğunu bildiği için olay farklı bir boyutta araştırmaya girer. Tabii Dr. Isles de geçmişini öğrenmeye can atmaktadır.

Rizzoli cinayeti araştırırken hiç beklenmedik gerçekler ortaya çıkar ve Dr. Isles'in annesinin cinayetten uzun süredir içeride yattığını öğrenir. Hemde hamile bir kadını öldürmüştür. Fakat bebek ortada yoktur.

Kesinlikle gerilimin hakkını veren bir yazar. Okurken nerde ne çıkacak kesinlikle anlamıyorsunuz ve bu okuyucuyu daha çok kitaba bağlıyor. Okurken çok büyük keyif aldım. Size de;

Keyifli Okumalar Dilerim..


ŞEYTANIN GELİNİ // STEPHANIE LAURENS

Kitap an itibarı ile bitmiş bulunmaktadır. Kitabı o kadar büyük bir hevesle almıştım ki hem merakım hemde okuduğum bir iki yorum beni acayip etkisi altına almıştı. İlk başlarda olayı kavramak adına iyi gidiyordu fakat sonraları hikayenin çiftimiz Şeytan -ki bu onun takma adı asıl adı Sylvester- ve Honoria'nın yatak fantezileri ve dürtüleri üzerine dönüp durdukça bende ilgisini iyice kaybetti diyebilirim. Hikayede tutku ve arzu okumayı severim ama toplamda taş çatlasa birada abartarak söylüyorum elli sayfayı geçmicek dürtüler tüm kitabı konu haline alınca ister istemez etkisini kaybetti.

Hikayemiz Honoria'nın ormanda tam ölmek üzere olan Tonny'i bulmasıyla başlar. Honoria Tonny'e yardım ederken Şeytan gelir ve bu onları birbirlerine ilk yakınlaşmalarına öncülük eder. Şeytan Honoria'yı kendisiyle evlenmek için ikna etmek ister fakat Honria ilk başta Şeytan ile evlenmeyeceğine o kadar katii bakar ki sonradan düşüncelerinin bir anda değiştiğine kendi de şaşırır. Tabii her ikisi de hem birbirlerine arzularının gitgide körüklediğinin farkındayken Tonny'nin katilinin bir taraftan ararlar. Şeytan'ın ailesinde erkeklerin hepsinin kendine has bir lakabı vardır. Fırıldak, İblis, Cebrail, Skandal.. Hepsi de bu lakapları geçmişlerinden almıştır...

Sanırım kitap seri ve her seride ayrı bir karakter anlatılıyor Cynster ailesinden. Ben Fırıldağın hikayesini merak etmiyorum dersem yalan olur. Umarım onun hikayesi bu kadar yavan olmaz. Her ne kadar tek düze olsa da hikayenin bazı yerlerinde kendimi tutamayıp gülümsediğim olmuştur. Bundan dolayı size de ;

Keyifli Okumalar Dilerim...


KUSURSUZ TUZAK // LISA GARDNER

Roman ilk başlarda gayet güzel ve akıcı. Hatta genel olarak da aynı şeyi söyleye bilirim ama sadece beni rahatsız eden tek yer katilin örümcek tutkusu yüzünden örümceklerin anatomi ve yaşam şekline gereğinden fazla değinilmesiydi.

Kitaptaki olaydan kısaca bahsetmek gerekirse;
Çocuk pornocusu sapkın bir katil vardır. Sadece çocuklarla değil fahişeleri zevk içinde öldüre bilen bir psikopattır. Ama bu katilimizin kitabın sonunda anladığım; çocukken kendisi de aynı taciz, şiddet ve buna benzer şeylerle yaşaması. Eğerki belirgin olaylar yaşayıp bu sizin için bir yaşam tarzı oldu ise bir müddet sonra yapmaktan nefret ettiğiniz şeyden zevk alıyor olması. Kendide artık tam bir canavardır. Tabii FBI devrededir. Kimberly bu işin üstesinden gelmeye çok gönüllü ve hamile bir FBI ajanıdır. Bakalım ajanımız işi çözebilecek mi??

Kurgu konusunda kesinlikle çok iyiydi. Ama en baştan dediğim gibi bazı fazla detaylar beni rahatsız etti. Onun dışında gayet akıcı ve sürükleyici bir romandı.